17 Kasım 2016 Perşembe

Günlük nasıl yazılır? Günlük örnekleri



"Uyudum, uyandım, uyudum, uyandım; kepaze bir yaşam." Franz Kafka-Günlükler

Yazımızda günlük nedir, günlük nasıl yazılır, günlük yazma örnekleri, günlük tutmak gibi konulara değinecek ve yazma becerilerimizi geliştirme yolunda günlük yazmanın faydalarını paylaşacağız.

İlkokul yıllarından itibaren hemen herkes, öğretmeninin zorlamasıyla günlük tutmayı denemiştir. Zoraki olan bu uygulama genellikle bizi günlük yazmaya alıştırma yerine günlük yazmaktan uzaklaştırmaya neden olmuştur. O dönemdeki yapılan yanlış uygulamalar bu sonuçları doğurmuştur. Oysa günlük tutma, yazma becerilerini geliştirme adına çok önemli bir yazma çalışmasıdır.

Bu küçük girişten sonra konuyu temelden alarak başlayalım:

Günlük nedir?


TDK'da günlükle ilgili iki adet tanım yer alıyor:

1. Günü gününe tutulan hatıra, günce, muhtıra

2. -edebiyat-Günü gününe tutulan anı yazısı veya bu yazıları içine alan eser, günce

Tanımları incelediğimizde günlüğün günü gününe tutulan bir yazı türü olduğunu anlıyoruz. Günlükler, günce ve jurnal olarak da adlandırılmaktadır. Adına ne diyersek diyelim günlükler kişinin içini dökme gereksiniminden doğar.

Usta günlük yazarı Andre Gide ise günlüğü şu sözlerle tanımlamıştır:

"Günlüğün anıdan tek farkı, günü gününe tutulmuş olmasıdır." Edebiyatın toplardamarlarından biri olarak her günlük bir portre, bir öykü, bir anı, bir tarih yazısıdır. Yayımlanmak için yazılsın yazılmasın, her günlüğün bir kurgusu vardır. Paris'teki Bir Yabancının Günlüğü yazarı Malaparte'nin dediği gibi, "Günlüklerin, tüm öyküler gibi, bir başı, bir entrikası ve bir sonu vardır."


Günlük nasıl yazılır?


Günlük, sıradan bir anlatım içeren yazı türü değildir. Yani çocukluğumuzda yazdığımız günlükler gibi değildir.

Örnek:

Sevgili günlük bugün okul iyi geçti ama az kalsın öğretmenden dayak yiyordum ama Mehmet'i at yerine kullandım. Ben de onun sırtındaydım. Çok komikti. Ben Mehmet'in sırtındayken merdivenlerden çıkıyorduk. Ortaokullu çocuğun birtanesi Mehmet'e çelme taktı. Mehmet alta ben üstte çok komikti. Herkez bize gülüyordu. Bir şey daha var. Nugün beden yapmadık. Çarşamba günü de yapmamıştık.

Sevgili günlük yarın okul yok. Ben her gün eve 13.00 da gelirim. Yarın okul olmadığı için annem derslerimi sormaz. Ben de bugün derslerimi çalışmak zorunda değilim. Az önce yemeğimi yedim.
......
......

Bir siteden alıntıladığım yukarıdaki günlük örneği yazacağımız günlüklerin nasıl olmayacağının güzel bir ifadesidir. Peki, günlüklerde anlatım biçimi nasıl olmalıdır ve günlükte hangi olay ve durumlara yer verilmelidir?

1. Günlükler birinci kişi ağzından yazılmış kısa, özlü ve öznel yazılardır.

2. Yaşanılan olay ve durumlar edebi bir biçimde dile getirilmeli ancak dallandırılıp budaklandırılmadan anlatılmalıdır. Gereksiz anlatımlara asla girilmemelidir.

3. Üslubun samimi ve inandırıcı olması önemlidir. Yapmacık anlatımlar inandırıcılığın yitirilmesine neden olur.

4. Konuşma diline yakın bir dil kullanılmalıdır. Anlatımda "iç konuşma" tekniğinden yararlanılarak doğrudan anlatım yöntemi benimsenmelidir.

5. Gerçeklerin çarpıtılmadan ve değiştirilmeden anlatılması önemlidir. Unutmayın ki günlükler, tarih, biyografi, anı için birer belge değeri taşırlar.

6. Her türlü anlatım biçim ve tekniğinden yararlanılabilir. Yani günlüğünüzde öyküleyici, betimleyici, tartışmacı, açıklayıcı anlatım gibi anlatım tür ve tekniklerinden yararlanabilirsiniz.

7. Her olay ve durum günlük konusu olabilir. Yeter ki, yukarıda ifade ettiğimiz şartlara bağlı kalınarak ele alınsın.

Günlük tutmanın faydaları


Günlük tutmak yaşantılarımızı ve anılarımızı kaydetmek açısından önemlidir. Ancak günlük tutmanın bize asıl faydası yazma becerimizi geliştirmede önemli katkısının olmasıdır.

Yazma konusunda kendini geliştirmek isteyenler, genellikle konu bulamamaktan şikayetçidir. Günlük tutma bu engeli aşmanın en iyi yoludur. Günlükte her durum her olay sizin konunuzdur. Dolayısıyla bu bahane günlük tutmakla birlikte ortadan kalkacaktır.

Bir başka yönden her gün yazı yazmak -daha önce de ifade etmiştim- antrenman yapmak gibi doğal bir şekilde yazma becerinizin gelişmesini sağlayacaktır.


Günlük örnekleri


Nurullah Ataç-Günce

Salı, 24 Ocak 1956

GENÇLER.- Eskiden severdim gençlerle konuşmayı, arardım onları. Neler düşündüklerini, neler okuyup nelere ilgilendiklerini öğrenmek isterdim. Tartışmaktan da kaçınmazdım onlarla. Birine bile kendi görüşümü, kendi kanılarımı aşılamağa çalışmadım. Öyle sanıyorum, kişi saygısı, kişilik saygısı vardır bende, kimseye tuttuğu düşünü yolunu değiştirmesini öğütlemedim. Yaşamanın, bu yeryüzünün bence en büyük güzelliği, kişilerin, düşünülerin türlü türlü olmasındadır. Bireylerinin hepsi de biribirine benzeyen, hepsi de biribiri gibi düşünen bir topluluk çekilir mi? Bireylerinin hepsini bir inana bağlayabilen bir toplum güçlü olurmuş, öteden beri söylerler bunu. Ben inanamıyorum buna. Diyelim ki doğrudur, başlıca amacı güçlü olmak mıdır kişioğlunun? en büyük değer güçlü olmak mıdır? ... Bende kişi saygısı, kişilik saygısı olduğunu sanıyorum dedim, vardır diye kesin söyleyemedim: Bilemeyiz ki kendimizi, bir erdeme özendik mi, ona erişmiş gibi görürüz kendimizi, bu düşe kapılıp onu artık edinmeğe de çabalamayız.
Gençlerle konuşmayı eskiden severdim. Günden güne tat almaz oluyorum onların sözlerinden. Bakıyorum da çoğu bir örnek, bir ayrılık, bir çeşitlilik yok dediklerinde. Birini dinle, binini dinlemiş gibi oluyorsun. Kendi kendilerine düşünmüyorlar da çevreden topladıkları yalan yanlış yargılarla, iri lakırdılarla yetiniyorlar. Yüksek sesle konuştular mı, büyük bir iş görmüş gibi seviniyor, övünüyorlar. Gerçekten tatsız mı onların konuşmaları, gerçekten yavan mı? Yoksa ben pek yaşlandım, pek kocadım da onun için mi anlayamıyorum artık onları? Dilerim, doğrusu bu olsun. Kendimizden umudumuzu kesmek ağırdır ya, yarından umudumuzu kesmek daha da ağırdır.


Franz Kafka-Günlükler

19 Şubat 1911

Yataktan çıkayım derken düpedüz serilip kaldım bugün. Nedeni pek basit: Çalışmalardan büsbütün bitkin düştüm; bürodakilerden değil, öbür çalışmalardan. Büronun yalnız şu bakımdan masum denecek bir katkısı var bunda: Büroya gitmek zorunda olmasam kendimi rahatlıkla işime verebilir, beni en çok cuma ve cumartesileri -çünkü söz konusu günlerde kafamın içi kendi işimle dolu oluyor tasarlanamayacak ölçüde yiyip bitiren altı saatlik süreyi böyle bir yerde geçirmem gerekmezdi. Nihayet, bilmiyor değilim hani, benimkisi boşboğazlıktan başka bir şey değil; suç kendimde, büronun alabildiğine kesin ve haklı beklentileri var benden. Ne var ki, benim için korkunç bir ikili yaşam bu ve böyle bir yaşamda cinnetten başka çıkar yol yok sanırım. Bunları ortalığın iyice aydınlandığı bir sırada yazıyorum; öylesine gerçek olmasalar, sizi de bir oğlunuz gibi sevmesem, yazmazdım elbet.
Şunu da belirteyim ki, kuşkusuz yarın yine kendimi toparlayıp büroya gelecek, önce beni servisinizden uzaklaştırmak istediğinizi bildiren sözlerinizi işiteceğim.


4 Ekim 1 9 1 1

Huzursuzum, hiç keyfim yok. Dün uyumadan önce başımın içinde, sol yukarıda çıtır çıtır sesler çıkararak yanan serin bir alevcik hissettim. Bir gerginlik, çoktan sol gözümün üstüne gelip yuvalanmıştı. Hani düşününce öyle sanıyorum ki, bir ay sonra özgürlüğe kavuşacağımı söyleseler bile bürodaki çalışmaya daha fazla katlanamayacağım. Ama yine de görevimi yapıyorum çokluk, şefimi memnun bırakacağıma güvendiğim zamanlar pek rahatım ve durumumu hiç de korkunç bulmuyorum. Zaten dün akşam kasten vurdumduymaz biri durumuna soktum kendimi, gezmeye çıktım, Dickens'i okudum; derken kendimi biraz daha sağlıklı hissettim ve şimdi benden biraz uzaklaşmasına karşın benim haklı gördüğüm hüznü yaşama gücümü yitirdim; bu ise, bana her zamankinden iyi uyuyacağım umudunu verdi. Gerçekten biraz daha derin oldu uykum, ama yeterince uzun sürmedi, sık sık kesintiye uğradı. Kendimi avutmak isteyerek dedim ki: Varlığımdaki büyük çalkantıyı yine bastırdım; ama eskiden böyle zamanlardan sonra olduğu gibi bu kez kendi üzerimdeki denetimi elden çıkarmayacak, şimdiye kadar hiç yapmadığım bir şeyi yapıp çalkantının artçı! esintilerini hep aklımda tutacağım. Böyle davranırsam, belki içimde saklı duran bir dayanma gücü ele geçirebilirim.


Oğuz Atay-Günlük

6 Ağustos

Üç aydan fazla zaman geçti, bu deftere bir satır, bir düşünce, bir duygu kaydetmedim. Bu arada kitabı bitirdim, yani üç yüz sayfa yazdım; onun telaşı vardı. Sonra, yeni bir şey yapmak isteiğim yoktu. On gündür boştayım. İşinden ayrılmış biri gibi. Kitabı düzeltmeliyim. Vüsat’ı bekliyorum.
Bugün Sevin’den mektup geldi. Mektup bekleme telaşından kurtulamadım. 20 gündür yazmamıştı. Beklediğimi bilmek, onu da telaşlandırıyor. Bundan vazgeçmesi için onu inandırmalıyım ki ne isterse yapabilir. Yoksa, bilemiyorum, sadece ben bekliyorum diye mi yazıyor? Bunu istemiyorum.
Bugünlerde kendimden bahsetme isteği yok. Bu deftere ikinci kitabım hakkındaki düşüncelerimi yazmak istiyorum. Aklımdan bir şeyler geçiyor ara sıra. Unutuyorum. Geldiği anda bu deftere yazmalıyım. “Tutunamayanlar” gibi sayfa bir diye başlamak olmaz. Çok dağılıyorum.


Paylaştığım bilgiler ve günlük örnekleri yazma çalışmalarınızda umarım faydalı olur. Düşünceyi geliştirme yolları nelerdir? yazımı okuyarak yazma konusunda yeni bilgiler edinebilirsiniz.

İyi günlükler :)

Faydalanılan Kaynaklar:
Oğuz Atay-Günlük, İletişim Yayınları, 1987
Nurullah Ataç-Günce, YKY, 2005
Franz Kafka-Günlükler, Cem Yayınevi, 2013
www.turkedebiyati.org
tr.instela.com





Paylaş

Bunlar da İlginizi Çekebilir

Günlük nasıl yazılır? Günlük örnekleri
4/ 5
Oleh

Abone Ol İlk Sen Oku!

E-postanı ekleyerek yazılarımızı herkesten önce alabilirsin.

2 yorum

yorum
avatar
3 Aralık 2016 10:24

Verdiğiniz örnekleri okurken, günlükleri sevdiğimi anladım. Ama bir konuda aklımda bir soru oluştu. Bir yazı, günlük gibi başlayıp (yani sadece başlangıç için) farklı türde devam edebilir mi? Geçişler zor olur belki biliyorum ama zemini iyi hazırlayıp sarsıntısız bir geçiş yapmak mümkün müdür?

Cevapla
avatar
3 Aralık 2016 11:59

Günlük, roman ve öykülerde anlatım biçimi olarak kullanılabilir. Sartre'ın Bulantı romanı da günlük biçiminde yazılmıştır. Yalnız sizin dediğiniz gibi bir başlangıç yapılıp başka türde devam edilebilir mi bilmiyorum. Denemek lazım :) Belki de orijinal bir yazı ortaya çıkar.

Cevapla