“Küçük bir evimiz ve kendimize mahsus odamız olacak. Şişman,
küçük bir dökme demir soba… Kışın sobayı hiç söndürmeden yakarız. Toprak bize
yetecek kadar büyük değil, onun için çok çalışmak mecburiyetinde kalacağız.
Günde belki altı veya yedi saat… ama günde on bir saat sırtımızda arpa çuvalı
taşımak mecburiyetinde kalmayacağız. Bir mahsul ektik mi, bizden başkası
kaldırıp götürmeyecek. Kendi ektiğimiz mahsulün ne olduğunu biz bileceğiz.”
(Fareler ve İnsanlar)
Romanlar uçsuz bucaksız dünyalardır. Büyülü dünyalarına kapıldığınız anda kendinizi başlangıçtan çok daha ötelerde bulmanız mümkündür. Fareler ve İnsanlar da sizi farklı dünyalara sürükleyecek nadide bir romandır.
John Steinbeck, yazdıklarıyla halkların çığlığı olmaya
çalışmıştır. Bunu bir ölçüde de başarmıştır. Fareler ve İnsanlar romanı da bu
minvalde yazılmış bir başyapıttır.
Kahramanlarımız George ve Lennie’dir. George, sıska ve kısa
boylu; Lennie ise iri cüsseli ve aptaldır. Bu ikisi sıkı dosttur. Lennie’nin aptal
olmasına rağmen George onunla birlikte yaşamaktan memnundur. İki dost çiftliklerde
işçi olarak çalışmaktadırlar. Lennie’nin yaptığı aptallıklardan dolayı sürekli
çiftliklerden kovulmaktadırlar. Bu arada Lennie’nin on saniye önce söylenileni
hatırlayamayacak ve çok güçlü olmasına rağmen gücünü kontrol edemeyecek kadar
aptal olduğunu unutmamak gerekir. Son olarak çalışmaya başladıkları çiftlikte yaşadıkları hayatlarının dönüm noktası olmuştur. İşte burada yaşananlar kitabın ana yapısını oluşturmaktadır.
George ve Lennie’nin küçük bir
hayalleri vardır. Ve bu çiftlikte bu hayallerini gerçekleştirmeye çok
yaklaşmışlardır. Ancak bu hayalleri hiç istemedikleri bir olayın gerçekleşmesi
sonucu suya düşecektir.
John Steinbeck, içinde bulunduğu toplumun yapısını romanlarına çok iyi yansıtan bir yazardır. Romanlarındaki her karakter toplumun bir yanını, her önemli olay ise toplumda var olan yanlışı yansıtmaktadır. Fareler ve İnsanlara bu zaviyeden bakacak olursak:
George,
Lennie ve çiftlikte çalışan diğer işçilerin ne kadar zor şartlarda
çalıştıklarını görmekteyiz. Bu toplumsal adaletin gerçekleşmediğini
göstermektedir. Crooks adlı zencinin diğer işçiler tarafından dışlanması
ırkçılığın boyutunu sergilemektedir. Patronun oğlunun zayıf gördüğü kimseleri
dövmeye çalışması ise güçlünün güçsüzü ezmeye çalıştığını gösteren bir
örnektir. Kitabın sonunda ise güçsüzlerin hayallerini -hayalleri küçük de olsa- gerçekleştiremeyeceğini kavramaktayız. Kitap içindeki karakterlerden yola
çıkarak kitabın yazıldığı dönemdeki toplum yapısı hakkında çıkarımda bulunabiliriz.
Kitapta yer alan tasvirler sade ve ilgi çekici, kitabın
anlatımı ise gayet akıcı. Fareler ve İnsanlar’ı zevkle okuyacağınıza emin olabilirsiniz.
Not: Ben, Fareler ve İnsanlar’ı Remzi Kitabevi’nden çıkmış
çevirisini okumuştum. Çeviri çok kaliteliydi. Normalde sizlere de bu yayınevinden çıkmış olanı tavsiye ederim ama şu an Sel Yayınları kitabın basımını yapıyor. Dünya klasiklerini okurken yayınevi seçiminde dikkatli olmanızı öneririm Çünkü her yayınevi çeviriye özen
göstermemektedir. Bu da kitabın kalitesini yitirmesine neden olmaktadır.
Paylaş
İki Tuhaf Dost
4/
5
Oleh
Yazarın Dünyası